Arıcılık, insanlık tarihi kadar eskiye dayanan ve günümüzde teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte yeni teknikleriyle daha fazla uğraş alanı olmaya başlanmakta ve modern arıcılığın olmadığı zamanlarda arıların sığınak olarak belirledikleri ağaç ve kaya kovuklarında bal yapmaktaydı. İnsanlarda bu alanlardan aldıkları bal ile ihtiyaçlarını gidermekteydi. Bu vesile ile insanların bal alma ihtiyacı arıları daha iyi tanımak için ve arıcılığın insanların hayatına girmesinde neden olmuştur. Ülkemizde arıcılık dededen kalma ve emekli insanların yaptığı bir iş olmaktan çıkıp artık bir kazanç kapısı olmaya başlamıştır.

Arıcılık, doğa için vazgeçilmezdir. Arılar doğaya zarar vermeyen, aksine doğanın gelişimine katkıda bulununan ,bir mucize eseri yaptıkları bal, polen, arı sütü ,propolis ve hatta iğnesiyle insanoğluna şifa kaynağı olan harikulade bir böcektir. Arılar sayesinde çiçeklerin tozlaşması daha fazla olmakta, sebze-meyve ve bitkilerden elde edilen verim de artmaktadır.

Arıcılığa başlarken arıcılık yapılacak olan bölge iyi seçilmelidir. Bölgenin bitki örtüsü ve iklimi arıcılık için uygun olma ve rakımı (denize olan yükseklik) yüksek olan yerlerde arıyı rüzgârdan ve soğuktan korumak gerekmektedir. Arıcılar arıyı koyacakları yeri belirlerken, yerin büyük bir bölümünde güneş alması dikkat etmelidirler.

Kırsal bölgelerde arıcılık yapıldığında bal üretiminde kovan başına üretilen bal miktarı az olmasına rağmen balın kalitesi artmaktadır. Kırsal bölgelerde üretilen balın nem oranı sahil kesiminde üretilen bala oranla daha az durumda ve bunun yanında kırsal bölgelerde rakım arttıkça endemik çiçek çeşitleri görülmektedir. Endemik çiçekler yetiştiği yörenin florasının kalitesini etkileyen faktördür. Ülkemizde Rize İli, Anzer Ballıköy'de yetişen dünyaca ünlü Anzer Balı'da içeriğinde endemik çiçek çeşitlerini barındırır.