Arıcılıkta besleme konusu son derece önemli bir konudur. Tüm tarım alanındaki hayvanatın ürün verebilmesi için beslenmeleri şarttır. İneklerin süt vermesi koyunların et veriminin yükselmesi, tavukların yumurta veriminin artması beslenme ile doğru orantılı olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu kesinlikle verilen besinler ile arıların daha fazla balı tağşişle diğer bir ifade ile katkılı üretildiği anlamına gelmez. Bir arı ailesi eğer ki mevsim şartları olumlu bir şekilde seyrettiği takdirde aile bireylerinin beslenmesi ve yeni bireyler meydana getirmesi kovanın iç ve dış işlerinde görevleri yerine getirmeleri için 600 kg yakın bal tüketmektedir. Bu miktar çok gibi gelse de tabiattaki besin maddeleri ile arıların bu miktar balı toplaması ve görevlerini yerine getirmeleri için tüketmeleri gereken bir miktardır bu. Arıların hayat mücadelesinin yanında kış aylarında tüketecek oldukları balda kovanda stok edilmektedir ki bu bal da 600 kg içerisinde yer almaktadır. Ancak doğal bal üreticiliğine bakıldığında görülmektedir ki kovan başı verim ülkemizde son derece düşüktür. Bu verim düşüklüğünün çeşitli sebepleri vardır. Doğru olmayan ekipmanların kullanılması ve bu ekipmanların yanlış kullanılması, arı besinlerinin hijyen koşullarda üretilmiyor olması. Arıcılık sektöründe kullanılması gereken şeker türevlerinin kullanılmıyor olması, yanlış tertip edilmiş gereksiz arıları yoran ve yaşlanmalarına sebebiyet veren dolayısı ile aile bütünlüğünü bozan ve sekteye uğramasına neden olan bir yaşam döngüsü ortaya koymak, doğru olmayan bir yaşam alanında küf mantar ve protozoonlar ile arıların karşılaşmasına zemin hazırlamak. Çok sarıp sarmalayarak arıların zararlı gazlar ile karşılaşmasına neden olmak, besin maddeleri içerindeki şekerlerin atık şekerlerden imal edilmesi ve mikrobik yapıya sahip olması gibi birçok nedenden dolayı arılarımızın gelişmesi durmakta hatta hastalanmaktalar ve sonuçta arılarımızın ölmesi ile bile karşılaşabilmekteyiz. Arı besinleri içinde kullanılan şekerin şeker pancarından üretilmiş olan şeker olmasına dikkat etmek gerekiyor. Arı biyolojisine uyumlu olan şeker şeker pancarından üretilmiş olan şekerdir. Arılar şekerli şuruplar ile beslenmeleri durumunda bu şekeri nasıl kullanırlar? Bu çok önemli bir o kadar da tüketicilere verilecek olan önemli bir bilgidir. Her arıcı tarafından bu konu gerektiğinde tüketiciler ile paylaşılmalıdır. Tüketicilerin bu bilgileri biliyor olmaları üreticilerin işini kolaylaştıracaktır. Böylece donmuş diğer adı ile kristalize olmuş balların şekerli bal olmadığı tüketicilerce öğrenildiğinde balın arzı daha kolay olacak ve arıcılarımız ürettikleri ürünleri daha huzurlu bir şekilde pazara sunabileceklerdir. Üreticilerimizin bin bir emekle ürettikleri balın kristalize olmuş hali değerinden düşük olarak laşe edilmesi ve üreticilerin değersizleştirilmeleri gönül kırgınlığına neden olmaktadır. Bu şekilde baba oğul ile kardeş kardeş ile sıkıntılı süreçleri zaman zaman yaşamaktadırlar. Olumsuzluklar ancak bilinçli bir tüketici kitlesinin oluşturulması ile ortadan kalkacaktır.
Arılar havaların ısınması, gündüz süresinin artması, polen miktarının çoğalması ile birlikte ilkbaharda beslenecek olurlar ise işçi arı sayısı bakımından bal mevsimine doruk noktada ulaşır. Bu besleme asker yetiştirme beslemesi olarak karşımıza çıkar. Kesinlikle bal mevsiminde şekerli su verilse dahi arılar bu şekerli şerbetleri kovana taşımazlar. Tabiatta bol miktarda çiçeklenme olduğu için verilen şeker şuruplarına itibar etmezler. Tüm arıların beslenmesine riayet edildiği takdirde arılarımız son derece saf bal üretirler ki bu da tüketicilerin istediği bir durumdur. Mutlak suretle arı besleme süresi bal mevsiminin öncesinde kesilmelidir. Arıların yavru üretmeleri döneminde verilen şekerli şerbetler kesinlikle birey sayının artmasına neden olur. Ne kadar işçi arı o kadar çok bal üretimi demektir. Ancak arıcıların dikkat etmeleri gereken önemli bir nokta arı sayısının haddinden fazla askerinin olması arıların çok bal üreteceği anlamına da gelmemektedir. Tam tersi haddinden fazla kalabalık olan arı ailelerindeki yumurta oranı da daha fazla olmaktadır. Bu nedenden dolayı arıların ne çok zayıf nede çok kalabalık olmaması yaklaşık 80 bin kadar birey taşımaları gerekmektedir. Arılardan daha fazla bal üretebilmek için profesyonel üreticiler arı beslemenin ardından yumurta miktarını azaltmak gelen nektarın daha fazla depo edilmesine imkân vermek için arıların yumurta kapasitesinin azaltılması amacı ile ana arıların hapsedilmesi yöntemine başvurdukları görülür. Yada daha kalabalık ailelerin tam anlamı ile bal yapacak kapasiteye ulaşmammış olan kovanlara tarlacı arı akımını sağlamak için kovanların yerlerini değiştirmeyi tercih ederler. Her ne yapılıyor ise yapılsın haddinden fazla kalabalık olan ailelerdeki tüketici birey sayısı açık gözlü yumurtalar mutlak suretle kovanlardan uzaklaştırılmalı ve böylece stok sağlamak amacı ile tarlacı arıcı miktarı fazla olması sağlanırken tüketici birey sayısı azaltılmalıdır. Elbetteki besleme erken ilkbaharda az koyu olabilir daha sonra havalar ısındıkça arıların besinleri daha sıvı hale getirilmelidir. Erken ilkbaharda yağmacılık olma ihtimaline karşı arıların sürekli kovan açılarak ideal sıcaklığın ortadan kaldırılmaması amacı ile kekle beslenmesi uygun olacaktır. Kek besini daha uzun vadede arıların zahmetsizce beslenmesine yardımcı olacağı için arıların kekle beslenmesinde bir sakınca yoktur. Ancak arıcılıkta önemli olan unsur doğru zamanda doğru iş yapmaktır. Kışın ortasında kekle beslenen arılar ılıman bir dönemde bunu yiyerek hararetlenip suya uçması sağlanır ise ve hava aniden serinlediğinde subaşında ölmüş arılar ile karşılaşmak mümkündür. Bunun yanında arıların arıların aşırı sarılıp sarmalanıp havasız kalması yada zararlı gazlarla karşı karşıya kalmaları daha fazla metabolilk aktiviteye sebebiyet verir ve arıların çabuk yaşlanmasına stoktaki besinleri daha çok tüketmelerine neden olur. Zamanında besleme ve zamanında besini kesmek başarıyı getirecektir. Tüm arıcılık çalışmalarında doğru zamanda doğru iş yapmak üzere emek harcamak boşa emek kaybını önleyecektir.
Tüm arıların beslenmesi sonbaharda önemli bir iştir. İlkbahardan daha uzun bir süre sonbaharda arıları beslemek için bir zaman dilimi vardır. Bu üre içinde arıların yavrulama faaliyetlerini hızlandırmak gerekir. Niçin diye soracak olursanız. Arıların kışa girerken genç birey sayısı ne kadar fazla olur ise ilkbahara daha kalabalık bir kadro ile arıların çıkmasına vesile olmuş oluruz. Ne kadar kalabalık kadro o kadar gelişme hızı ve yüksek rekoltede arı ürünü kazancı demektir. Genelde arılar mevsim sonunda kovanlarında bal olduğu için arıcılar tarafından beslenmek istenmezler. Kovan içindeki stok durumuna göre yumurta atımı gerçekleştirmeyen arılar ise bundan sonraki süreçte yaşlı kadrolar ile kışa gireceği için sürekli mevcudu azalır. Hatta kovan içerisinde ilkbaharda çok az arı ile karşı karşıya gelen arıcılar koloniyi kalabalık hale getirmek için çok çaba sarf ederler ve genellikle de sezona yetişemezler. Hangi bölgede olunursa olunsun mevsim sonunda arıların gerek doğal floradan yararlanarak gerekse beslenerek yavru atımını hızlandırıcı bir besleme rejimine tabi tutulması son derece önemlidir. mevsim sonunda nektarın azalması tatlı maddelere hassasiyetin artmasına neden olmaktadır. Bu durum yağmacılığı artırmakta ve arıların birbirleri ile savaşmalarına neden olmaktadır. Bu durum arılıkta yoğun bir hal alacak olursa koloni çöküşlerine ve ekonomik zarar neden olur. Arıların yağmacılık eğilimini azaltmak ve arıların mevsim sonu ellerinden alınan ballarının karşılığında ortaya çıkan stres durumunu azaltmak amacı ile onlara kek vermek ve bunu tüketebilecekleri miktarda büyük bir parti yada birkaç parti halinde vermek yağmacılıktan uzaklaşmalarına yeni yavru atımına neden olmaktadır. Arıların bu beslenmesini takip eden süre içinde yeni bitki florasının gelişmesi hava sıcaklığının düşmesi ile birlikte karşılaşılan bir durumdur. Hatta yağmur ve çiğ durumu ile tabiat tekrar canlanmaya başlar ki bu durum polen akışını hızlandırır ve polen akışı ile birlikte istenen yumurta kapasitesinin arttığı görülür. Her bir gelişme periyodunda farklı besin takviyeleri ile karşı karşıya kalan arılarımız kışa girmeden yapılan kontrollerde eğer kış stoku az olarak görülecek olursa yoğun bir besleme ile arıların kış stoku tamamlanmalıdır. Kış stoku denen beslenme mutlaka koyu bir şerbet olmalıdır. Arılar koyu şerbetleri eğer miktarını da fazla verecek olursak göze koyarlar sırlama işlemini yaparlar böylece kışa bal kemeri geniş stoku tamamlanmış bir olarak girerler. Besin eksikliğinden yada soğuğun kendilerine verecek olduğu zarardan etkilenmezler. Arılar soğuk bir havadan ölmedikleri besin stoklarına ulaşamadıkları için öldükleri bu durumunda kesinlikle mevcudun kalabalık olması ile ilgisi olduğu açıkça ortadadır. Arıların beslenmesi onların yaşaması için yapıldığı gibi, asker sayısını artırmak ve kışın soğuktan etkilenmelerini ortadan kaldırmaktadır. Arı asker sayısını artırmakta kış arılarının ve bal üretecek birey sayısının artmasına yardımcı olmaktadır. Ne kadar çok besleme o kadar çok arı ürünü sağlık ve başarı demektir. Kaliteli arı ürünleri için arı sağlığına ve besinlerine dikkat etmek gerekir.
Arıların sağlıklı bir yaşam sürmesi kalabalık bir kadro oluşturması için zararlılardan kendilerini korumaları ve beslenmeleri şarttır. Arıcıların üzerine düşen sağlıklı arı besinleri ile arılarını beslemek. Tüketicilerin kaliteli ürünlere ulaşmaları için arılarının ürettikleri ballara şeker şurubu karışmasını önlemektir.